Aslında son zamanlarımda fazla thrash metal dinlemeyen biri olarak böylesine bir albüm hakkında yorum yapmanın oldukça zor olduğunu söyleyebilirim. Thrash gruplarına ilgiyi biraz kesince hamladık mı ne...
Bu albüm benim için çoğu thrash metal albümünden ayrıdır. Kreator ismini ilk, 6 yıl önce duydum ve beni albüm kapakları etkiledi en çok da. Bazı grupların kendine özgü kahramanları ve sembolleri vardır. Buna bir örnek vererek, Maiden'ın Eddie'sini söyleyebiliriz. Kreator'un ismini maalesef bilmediğim kahramanı veya albüm kapaklarındaki karakteri, beni etkilemişti 6 yıl önce. Her ne kadar bu etkileşim müzikal açıdan fazla egemenliğini göstermese de bende, albüm kapaklarıyla fazlaca etkilemiştir beni.
5 yıl önce bir şekilde elime geçen Kreator tişörtünü hala eskiyip yıpranmasına rağmen çıkartıp giyiyorum çoğu zaman. Aslında bu aralar öyle pek fazla thrash metal de dinlemiyorum işin açıkçası. Hatta dinlemeye kalktığımda başım kaldırmamaya başlar ve bir süre sonra pes ederim. Sanırım artık eskisi gibi sert şeyler dinleyemiyorum, neticesinde çok da mutlu olmuyorum çünkü. Ben hafif müziklerin adamıyım, beni gitarın çığlıkları coşturabilir ancak. Heavy metal'in ve progressive'in 70 ve 80'ler dönemi beni daha fazla doyuruyor bu aralar. Kaç defa Slayer, Overkill, Kreator gibi grupları dinlemeye kalktıysam; ya müziğin sesini kısarak dinlemişimdir, ya da şarkının belirli bir noktasından sonra tahammül edemeyip cihazı(cd player- bilgisayar v.s) kapatmışımdır.
Thrash'le cebelleşme serüvenimi daha fazla bire bin katarak ifade etmeden geçelim bu güzelim albüme. ''Hidden Dictator''un giriş bass rifleri oldukça hoşuma gitti. Girişte uzun bir solo yerine, bassların öne çıkması güzel bir zemin hazırlamış şarkıya. Bir de, zaten bass riffleri çok güzel geliyor kulağa. Bu albümde en sevdiğim şarkı büyük bir ihtimalle ''Terror Zone''dir diye aklımdan geçiriyorum. Hem albümdeki en yavaş şarkılardan olması itibariyle(diğerleri çok ağır geliyor bu ruh haliyle bana); hem de gitar soloları ve basları çok hoşuma gidiyor. ''Mental Slavery'' albümün en son sırada yer alan şarkısı. Bunun giriş kısmı da çok hoşuma gidiyor. Gitar kısımlarının bu kadar iyi olmasına bir de vokaller katılıyor. Albümde ilk sırada yer alan ''When Sun Burns Red'', albümde akustik gitarın kullanıldığı tek şarkı. Bu kadar yavaş ve sakin başlamasının 1 dakika ardından yeniden ataklar başlıyor.
Okuyucuya ufak bir not: Thrash metal'den vazgeçmem gibi bir şey söz konusu olmamıştır bugüne kadar, bilakis pek severim bu aileden olan müzisyen ve grupları. Lakin hayatın çeşitli evrelerinde, çeşitli ruh halleri içinde bazen az tercih etmişimdir hepsi bu. Bu yazıda anlatıldığı gibi, kaleme almış olduğum 2006 döneminde de tercihim thrash metal'den yana daha az olmuştur.
Serkan BEYDE
Şehir Rock interrnet dergisi 2006
No comments:
Post a Comment