Daha önce Şehir Rock dergisinde kaleme almış olduğum ‘’Sosyete Metalciler’’ yazısında, bazı rock ve metal müzik çevrelerinin kendi aralarında çeşitli gruplar oluşturduklarını ve bunun yanlış yönlerini dile getirmeye çalışmıştım. ‘’Sosyete Metalciler’’deki kasıt; birilerini yerden yere vurmak değil, kibarca eleştirmekti. Sonuçta kimse yaralanmadı, incinmedi, kalbi kırılmadı v.s... Sonuçtan memnunum yani, beklediğim gibi olumsuz bir gelişme yaşanmadı. Gelelim ‘’Sosyete Metalciler’’de acınacak halde olanların komik durumlarına.
Bir tutturmuşuz sert olmak, ağır takılmak, taviz vermemek… Bunun esas fikirsel boyutunu ne kadar hayatımıza adapte etmişizdir bilemiyorum. Sonuçta sert olmak en sert müzik yapan grupları dinlemek değildir. Bu konuda mutabık mıyız? Taviz vermemek ise dış görünüşünün belli değişimlere uğramaması ile açıklanamaz. Bu konuda da mutabık olduğumuzu düşünüyorum. Peki, sertliği ve taviz vermemeyi siz hangi bağlamda bu müziğe adapte ediyorsunuz? Öyleyse ortada bir çatı altında birkaç insanı bir araya getirecek bir durum yok. Kıssadan hisse herkesin eli ayağı tutuyor, herkes istediği her şeyi yapabiliyor. Böyle şeyleri bahane ederek bir topluluk oluşturmanın ne gibi bir gereği var şüphedeyim. Ve çok acıklı ki; aklıma bunun açıklaması olarak bir tek, çeşitli entrikalarla reklâm yapmak ve ucuz yoldan insan kafalamak geliyor. Bunun başka türlü açıklamasının olduğunu düşünmüyorum.
Neticede amacınız ülkede bir rock’n roll devrimi yapmak değil. Bu kadar devrimci ruhlu olduğunuzu düşünmediğim gibi, böyle bir atraksiyonun da komik olduğunu düşünmekteyim. ‘’Şunlar şöyle olacak’’, ‘’rock müzik çok fazla kişi tarafından dinlenecek’’, ‘’yabancı şarkıcılar ülkemize getirilecek’’ gibi ucuz yoldan siyasetçi ağzı yapacağınıza, isterdim ki çeşitli icraatlarla hakikaten bu ülkede rock’n roll müziği adına iyi bir şeyler yapıverin. Rock müziğin çok büyük bir kitle tarafından sevilmesi gibi ilginç bir tutumu desteklemek yerine; bu müziği doğru bir kitleye ulaştırmaya çalışın. Dinleyicileri bilinçlendirme konusunda icraatlar yapın… Rock müzik, underground denilen olaya her zaman ev sahipliği yapmıştır. Rock müziğin underground ruhunu çok büyük kitlelere sunmayı yeğlemek; üzgünüm ama bu müziğin fikriyatını kavrayamamış olmaktan öteye gitmez. Sonuçta bir Kesmeşeker, bir Kramp tarzı gruplar konumlarından şikâyetçi değiller. Sizin Mtv kısırdöngülü gruplarınıza kıyasla az kişi tarafından bilinmek onların o kitleye erişemediği için değil, bu pozisyonda olmak istedikleri içindir. Dolayısıyla rock müzik halen underground ruhuna sahip çıkıyor. Dreamtv gibi, Mtv gibi kazanç uğruna her sektöre burnunu sokan yayınlardan ötürü birçok alternatif rock grubu piyasa oldular. Ama bu, rock müziğin genel fikriyatını değiştirmez. Bu gibi yayınlar o kadar çok rock’n roll düşkünü olsaydılar; bunu piyasa etmeyi yeğlemek yerine, rock müzik içerisindeki bütün gruplara eşit pozisyonla, tarafsız yayıncılık ilkesiyle davranırlardı. Örneğin Mtv’de bir Whisky yahut Kudret Kurtcebe klibi de ansızın karşımıza çıkıverirdi…
Savunduğunuz şeyle eleştirdiğim boyutlar arasında bariz benzerlikler bulunmakta. Örneğin kurmuş olduğunuz çatının altında bir sürü alternatif rock grubu ve müzisyeni var. Onlar zaten medya tarafından fazlasıyla destekleniyor ve pekte kitle sorunu yaşadıklarını düşünmüyorum. Yani bu işin kaba tarifiyle; ‘’çok iyi satış grafiklerine imza atıyorlar’’. Mademki rock müziği büyük kitlelere sunmayı hedefliyorsunuz, sanırım bunlardan bihabersiniz. Yahut savunduğunuz şeyin gerekliliği konusunda siz de emin değilsiniz. Neticede çatınız altına almış olduğunuz müzisyenlerin zaten bu söylediklerinize bir ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Hepsinin de albüm satışları iyi, konserlerden de iyi kazanıyorlar. Yani daha ne kadar büyüklükte bir kitleye sunmayı amaçlıyorsunuz bu grupları? İnsan iyice karamsar şekilde düşünmeye başlıyor. Acaba magazin programlarına kadar düşecekler mi bu gruplar? Büyük kitleden kastınız bu mudur acaba? Daha büyüğünü seçemedi gözlerim!
Yazının başlığında yer alan ‘’Demokrasi Havarileri’’ ve ‘’Mtv Zırvası’’, Kudret Kurtcebe’nin ‘’Savaşın Babaları’’ adlı şarkısında geçiyor. Yazıyı yazarken birden aklıma bu şarkı geldi ve açıp dinledim. Yazıyı bitirmeye yakın ise bu şarkıda geçen bu sözlerin yazıda anlatmak istediklerime uygun olduğunu fark ettim ve bir araya getirerek başlığa adapte ettim.
Serkan BEYDE
255bpm.com 2009
No comments:
Post a Comment